Hemen hepimiz çevremizde, her şeyi çok iyi bildiğini düşünen veya her konuda mutlak fikir sahibi kişileri görmüşüzdür. Belki de kimi zamanlarda neden bu tarz insanların bu davranışları sergilediğini sormuşuzdur kendimize. Sahi neden bazı insanlar kendilerini yürüyen ansiklopedi zannederler? Ya da neden her şeyi bildiğini, bilebileceğini düşünürler bu insanlar? İşte tüm bu soruların cevabı “Dunning Kruger Sendrom“unda saklı. Gelin hep beraber bu sendromu inceleyelim.
Dunning Kruger Sendromu Nedir?
Dunning Kruger etkisi ya da sendromu 1999 yılında Cornell Üniversitesi psikologları Justin Kruger ve David Dunning tarafından ortaya atılan bir teoridir. Tarihin hemen her devrinde insanların üstüne düşünüp yorum yaptığı bu konu, Kruger ve Dunning tarafından bilimsel bir dayanağa kavuşturulmuştur da diyebiliriz. Dunning-Kruger etkisi, psikolojide, belirli bir entelektüel ya da sosyal alanda sınırlı bilgi ya da yeterliliğe sahip kişilerin, bu alandaki kendi bilgi ya da yetkinliklerini, nesnel ölçütlere ya da akranlarının ya da diğer kişilerin performanslarına göre büyük ölçüde abarttığı bilişsel bir ön yargı etkisidir. Daha açık bir ifadeyle, bilgisiz bireylerin bilgisizliklerinin tam anlamıyla farkında olmadan, her şeyi bildiklerini zannetmeleridir. Bu durum toplumumuzda “cahil cesareti” ya da “üstünlük yanılsaması” olarak da adlandırılır.
Dunning – Kruger Çalışmaları
Psikolog Dunning ve Kruger, farklı alanlarda çalışmalar yaptıktan sonra, bu sendromun yaygın bir şekilde var olduğu kanısında hem fikir oldular ve bu düşüncelerini bir deney ile test etmek istediler. Cornell Üniversitesinden 45 öğrenciye çeşitli sorular içeren bir test yapıldı ve öğrencilerden puanlarını tahmin etmeleri istendi.
En başarısız öğrenciler, (testten 100 üzerinden yaklaşık 10-20 puan alanlar), testteki soruların yaklaşık %60 kadarını yaptıklarını hatta iyi günlerinde olsalardı %70’ini bile doğru yapabileceklerini belirttiler.
En başarılı öğrenciler, (testten 100 üzerinden yaklaşık 90 puan alanlar), testteki soruların yaklaşık %70 kadarını yaptıklarını belirttiler.
Aradaki fark neden kaynaklanıyor? Başarısız öğrencilerin bu öz güven eğiliminin kaynağı nedir? Ya da başarılı öğrencileri alçak gönüllülüğe iten etmen ne olabilir?
Tüm Bu Soruların Cevaplarını Görseli Değerlendirerek Daha Net Anlayalım

Tablo’da görüldüğü üzere, alanında uzmanlık; “hiçbir şey bilmeyen” ve “uzman” olarak iki bölümden oluşuyor. Güven ise yüzde 0 ve yüzde 100 arasında değerlendirilmiş. Tablo bize özetle şunu anlatıyor:
⇒ Bir alanda uzmanlık seviyesine doğru yaklaştıkça, bilmediğimiz şeylerin ne kadar çok olduğunu fark etmeye başlarız.
⇒ Bilmediğimiz şeyleri fark etmeye başlayınca, ne kadar az bildiğimizi fark ederiz ve buna bağlı olarak öz güvenimiz düşer.
⇒ Hiçbir şey bilmediğimiz bir durumda ise, bir şeyleri öğrenme çabası yoktur. Bu çabasızlık bize “Zaten her şeyi biliyorum” rahatlığı sağlar ve öz güvenimiz hep yüksektir.
Yapılan deneyde de tam olarak karşılaşılan durum budur. Başarısız öğrenciler, kısıtlı bilgilerini üst düzey bir seviyede görerek abartma eğilimine girmişlerdir. Başarılı öğrenciler ise daha öğrenecekleri çok şey olduğunu bildikleri için, var olan bilgilerinin onlara gerçekte alacakları puanlardan daha az puan getireceğini düşünmüşlerdir.
“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”
Bertrand Russell
Yapılan çalışmalar 4 ana çıkarımın üzerinde duruyor ve iki tür insanı şu şekillerde nitelendiriyor:
1-) Yetkin olmayan insanlar becerilerine aşırı değer biçme eğilimindedirler.
2-) Yetkin olmayan insanlar diğer insanlardaki gerçek beceriyi fark edememektedirler.
3-) Yetkin olmayan insanlar kendilerindeki yetersizliğin boyutunu görememektedirler.
4-) Eğer bu yetkin olmayan insanlar becerilerini geliştirmek üzere eğitilirlerse, geçmişteki eksikliklerini fark edip kabul etmektedirler.
Sonuç olarak insanlar, bir konu hakkında ne kadar az biliyorsa, o konu hakkındaki az olan bilgisi aslında ne kadar az bilgi sahibi olduğunu fark etmesini engellediği gibi, sanki konuyla ilgili her şeyi biliyormuşçasına bir özgüven kazandırmaktadır.
Öyle zannediyorum ki şuan Sokrates’in neden “Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir” dediği daha iyi anlaşılıyor.
Soru, düşünce ve talepleriniz için:
sadinakiboglu@vizyongunluk.com
İnstagram: @sadinakiboglu
Twitter: @NakibogluSadi
Linkedin: M. Sadi Nakiboğlu
Ψ Faydalı Linkler Ψ
- Aşağılık Kompleksi Nedir? https://vizyongunluk.com/asagilik-kompleksi-nedir/
- Üstünlük Kompleksi Nedir? https://vizyongunluk.com/ustunluk-kompleksi-nedir-nasil-ustesinden-gelinebilir/
- İzleyici (Seyirci Kalma) Etkisi – Bystander Effect Nedir? https://vizyongunluk.com/izleyici-seyirci-kalma-etkisi-bystander-effect-nedir/
- Duygusal Zeka Nedir? https://vizyongunluk.com/duygusal-zeka-nedir/
- Başkalarının Acısından Zevk Alma – Schadenfreude Nedir? https://vizyongunluk.com/baskalarinin-acisindan-zevk-alma-schadenfreude-nedir/
Bir Çin Atasözü var:
“-Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen, aptaldır, ona karşı tetikte ol!
-Bilmeyen ve bilmediğini bilen, cahildir, ona öğret!
-Bilen ve bildiğini bilmeyen, uyuyordur, onu uyandır!
-Bilen ve bildiğini bilen, bilgedir, onu takip et!”
Sanırım bu atasözü bu yazınıza özet…
🙂
Harika özetlemişsiniz İrfan Bey. Teşekkür ederim, saygılarımla…