Başkalarının kötü bir deneyim yaşaması, herhangi bir acı ile karşılaşması sırasında, onların içinde bulundukları bu durumlardan haz almak veya onların başarısızlığına sevinmek… Kulağa tüm bu tutumlar nasıl geliyor? Psikoloji biliminin onlarca yıldır araştırdığı bu tutumların psikoloji literatüründe bir karşılığı var; Schadenfreude. Peki Schadenfreude nedir? Kimler bu tutumlara sahiptir ve bu durumun altında yatan psikolojik sebepler nelerdir? Gelin hep beraber göz atalım.
Schadenfreude Nedir?
Schadenfreude Almanca kökenli bir kelime olup “Schaden” ve “Freude” kelimelerinden oluşmaktadır. Kelime çevirisi ele alındığında Schaden “Zarar”, Freude ise “Zevk” anlamına gelmektedir. Bu kelime dilimizde, başkalarının acısından haz alma veya başkalarının zarar görmesine sevinme şeklinde kullanılmaktadır. Osmanlıca’da ise bu kelimeyi karşılayan sözcük “şematet“(Başkasına gelen belâya, zarâra sevinmek) olarak bilinmektedir. Kelimenin varlığı onlarca yıldır bu olguya uzak olmadığımızı gösteriyor. Almanca’da 1740’larda literatüre giren bu kelime, 1852’li yıllarda İngilizce kaynaklarda kullanılmaya başlandı ve son yıllarda psikoloji biliminin üzerinde daha fazla durduğu konulardan biri haline geldi.
Tüm toplumlarda yaygın bir şekilde bulunan başkalarının acısından zevk alma hali, insanın karmaşık psikolojisi ve düşüncelerin karanlık tarafı ile son derece bağlantılı. Birçok toplum tarafından olumsuz olarak görülen başkasının acı çekmesinden zevk alma hali, birkaç farklı türde kendini gösteriyor ve belki de düşünülenden daha derin sebeplerle ilişkili.
Schadenfreude’nin Türleri Nelerdir?
Emory Üniversitesi’nden bir grup psikolog, schadenfreude’yi açıklamak için makalelerinde üç bölümlü bir model önerdi. New Ideas in Psychology’de (Psikolojide Yeni Fikirler) yayınlanan makalede, bu duyguların ardındaki motivasyonların neler olduğu 3 faktör olarak özetlendi. İnsanları başkalarının başarısız olmasından haz almaya yönlendiren bu 3 faktör; saldırgan tutum (agresiyon), rekabet ve adalet.
Saldırgan Tutum (Agresiyon)
Saldırgan tutumlara dayalı oluşan bu hisler genel olarak grup kimliği içerisinde açığa çıkan duygular olarak nitelendirilir. İçinde bulunduğunuz grubun ön plana çıkabilmesi veya gelişmesi için karşıdaki grubun geri planda kalması ya da kaybetmesi gerekir. Bu duruma futbol kulüplerinin taraftarları örnek verilebilir. Hepimizin bildiği üzere bu his sadece karşı takım kaybettiğinde değil henüz maç başlamadan dahi “Umarım kaybederler!” şeklinde gerçekleşir. Grup içerisindeki tüm bu tutumlar gruba ait olma çabası, siz ve biz ayrışmasına bağlı olarak oluşur.
Rekabet
Rekabet, geliştirici amaçlar taşıdığı sürece içinde bulunulan duruma kalite katabilecek bir kelime fakat her zaman bu durumla karşılaşılmıyor. Rekabetin oluşmaya başlamasından itibaren schadenfreude hissine sahip bireylerde karşı tarafın kaybetmesine odaklanma çabası başlar. Bu çaba karşı taraf kaybedince duyulan gizli sevinç olarak açığa çıkar. Okulda kendinize rakip seçtiğiniz kişinin sizden düşük not almasına içten içe sevinmeniz veya iş hayatında rekabet içinde olduğunuz kişinin işine son verilmesi sonucu içinizde oluşan mutluluk hissi schadenfreude’ye verilebilecek net örneklerdir.
Adalet
Hepimizin farklı adalet tanımları ve beklentileri olması normaldir. Fakat çoğu insanda adaletin tecelli etmesi tatmin duygusu yaratır. İşte bu noktada schadenfreudeyi ele aldığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: İçten içe sevilmeyen bir kişinin en ufak tökezlemesi, hayatında herhangi bir kayıp yaşaması, schadenfreude duygusuna sahip olan kişinin tüm bu olumsuzluklardan mutlu olmasına yol açar. Bu durum bazen o kadar ciddi bir hale gelebilir ki, “Bu olumsuzlukların hepsini hak etmişti.” “Hak ettiği zaten buydu.” seviyesinde hislerin oluşmasına neden olur. Yaşanan kötü olaylardan sonra beklenti içinde olan kişi, adaletin gerçekleştiği hissine kapılarak bu durumdan mutluluk çıkarır ve tatmin olur.
Peki Schadenfrede’nin Altında Yatan Psikolojik Nedenler Nelerdir?
⇒ Diğer bireyleri kendimizce insandışılaştırma
⇒ Empatinin hayatımızda yeterince yerleşmemiş olması
⇒ Hayatta kalma dürtüsü (Zayıf olanlar kaybeder güçlü olanlar ayakta kalır.)
⇒ Özgüven eksikliği ve buna bağlı olarak gelişen aşağılık kompleksi
⇒ Kendisi ve olumsuzluk yaşayan bireyi karşılaştırma
⇒ Kıskançlık
⇒ Bencillik
İnsanın karanlık ve karmaşık duygusal süreçlerinden süzülerek başkalarının olumsuzluk yaşamasına sevindiren bu psikolojik ruh hali, kişisel ve toplumsal anlamda büyük sorunlara yol açabilir. Birçok birey tarafından bastırılan bu olumsuz duygular, kin ve nefret süreçlerinde açığa çıkarak yakın çevrenizdeki kişilere karşı da benzer hislere kapınılmasına neden olabilir. Biliyorum, bu hislerin birçok insanda bulunmadığını düşünüyorsunuz belki de fakat Friedrich Nietzsche gibi dünyaca ünlü bir şair ve filozofun bile “Başkalarının acı çekmesini görmek iyi olur.” demesi umarım durumun ciddiyetini özetliyordur.
Erich Maria Remarque’nin ise bu durum için edebi ve felsefik özetlemesi şu şekilde:
“Yanıbaşında birisi ölürken sen bunu duyamazsın. Dünyanın bahtsızlığı da budur işte. Acımak ızdırap değildir, acımak başkasının felaketi karşısında duyulan gizli bir sevinçtir. Bu felaket kendimize veya sevdiğimiz birisine gelmediği için aldığımız rahat bir soluktur.”
Önemli Not: Bu konu ile alakalı problem yaşayan ve bu sorunların üstesinden gelmek isteyen bireylere verebileceğim en iyi tavsiye, konunun uzmanı olan klinik psikologlara danışmaları olacaktır.
Soru, düşünce ve talepleriniz için:
sadinakiboglu@vizyongunluk.com
İnstagram: @sadinakiboglu
Twitter: @NakibogluSadi
Linkedin: M. Sadi Nakiboğlu
Ψ Faydalı Linkler Ψ
- Aşağılık Kompleksi Nedir? https://vizyongunluk.com/asagilik-kompleksi-nedir/
- Üstünlük Kompleksi Nedir? https://vizyongunluk.com/ustunluk-kompleksi-nedir-nasil-ustesinden-gelinebilir/
- İzleyici (Seyirci Kalma) Etkisi – Bystander Effect Nedir? https://vizyongunluk.com/izleyici-seyirci-kalma-etkisi-bystander-effect-nedir/
- Duygusal Zeka Nedir? https://vizyongunluk.com/duygusal-zeka-nedir/
- Her Şeyi Bildiğini Zannetme Sendromu – Dunning Kruger Etkisihttps://vizyongunluk.com/baskalarinin-acisindan-zevk-alma-schadenfreude-nedi https://vizyongunluk.com/her-seyi-bildigini-zannetme-sendromu-dunning-kruger-etkisi/
“Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın!” der Tolstoy…
Hepimiz aynaya bakarak şu soruya dürüstçe cevap verebilmeliyiz:
“Yeryüzü canlılarla dolu evet, ya insan ne kadardır ve ben hangisiyim?”
Sayılı gündür ömür, gelir-geçer,
asıl mesele “insan” olabilmek…
İlk bakışta olumsuz olarak görülen “başkalarının acılarından zevk duyma” haline bir de “toplum huzuru” açısından bakmak lâzım diye düşünüyorum: Bu dünyada çoğu zaman zâlimlere mazlumların gücü yetmiyor, mâsumlar inim inim inliyor. Çok şükür ki mazlum gönülleri ferahlatmak için ahirette hesap gününe inancımız var, ancak ibret-i âlem olması için “kötülerin bu dünyada da acı çekmesi” toplum geleceği açısından elzem, “kötülük yapanın yanına kâr kaldığı bir dünya” kargaşadan kurtulamaz, huzur bulamaz.