Kredi Derecelendirme Kuruluşları: Piyasanın Üç Büyük Oyuncusu
“Kredi Derecelendirme” kavramı tarihte ilk olarak 1837-1841 arasında ABD ekonomisinde çöküş ve şirketlerin taahhüdünü yerine getirmemesi ile birlikte ortaya çıkmış ve çoğunluğu avukatlardan oluşan bir toplulukla derecelendirmenin temelleri atılmıştı.
Dünyada birçok kredi derecelendirme kuruluşu bulunmakla birlikte sektörde lider konumunda bulunan piyasanın üç büyük oyuncusu olarak Standart&Poor’s, Moody’s ve Fitch Rating karşımıza çıkmaktadır. Piyasada %90-95 oranında söz sahibi konumunda bulunan bu üç aktör yaptıkları işi yatırımcıları bilgilendirmek, risk faktörlerini ve ülkelerin / şirketlerin borç ödeme kabiliyetlerini ortaya koymak olarak lanse etmektedirler. Basite indirgersek bir ekonominin, bir şirketin geri ödeme kabiliyetlerini derecelendirmektedirler. Ülkeler / şirketler bu kurumlar ile anlaşmalar yapıp para ödeyerek not talebinde bulunurlar. ABD’de yaşayan George ile Almanya’da yaşayan Hans herhangi bir ülkeye yatırım yapmadan önce bu üç kuruluşun ilgili ülke hakkında yaptığı değerlendirmelere bakmaktadır. Bu kurumların ülkelere/şirketlere yapmış olduğu notların sermaye akışı/sıcak para açısından önemli bir etken olduğu kabul edilmektedir. Bazı fonlar yatırım yapmak için en az iki kuruluşun kredi değerlendirmesine ihtiyaç duyarak ilgili ülkeye yatırım yapmaktadır. (Ör: ABD emeklilik fonları vb…)
Kredi Notlarının Belirlenmesi
Bir ülkenin kredi notunu belirlerken o ülkenin makro ekonomik verileri, büyüme potansiyeli ve istikrarı, ülkenin siyasi yapısı, merkez bankasında yürütülen politikalara ilişkin kriterlere yer verilmektedir. Derecelendirme yapmak için ise harfler ve görünüm kısmı yer almaktadır. (AAA’dan başlayarak D’ye kadar bir not kriteri, görünümde ise; durağan, negatif, pozitif şeklindedir.) Bir ülkenin durağan görünümüne sahip olması notun izlenecek altı ay içinde olumlu/olumsuz değişmeyeceği anlamına gelirken negatif görünüm ise notların düşebileceği anlamına geliyor.
Kredi Derecelendirme Kuruluşları Not Baremleri
Bununla birlikte kredi derecelendirme kuruluşlarının kararlarının tarafsız olmaması, ülke krizlerini tahmin edememesi, verdikleri kredi notlarının güvenilirliği konusunda çeşitli tartışmalara yol açmaktadır. 2008 Mortgage krizi öncesi spekülatif almış oldukları kararlar, 2011 Avrupa borç krizinin tahmin edilememesi ile birlikte kriz öncesi yüksek kredi notuna sahip ülkelerin bankalarının bir gece batması, Enron skandalı, Dot-Cot balonu ve Lehman Brothers’ın iflası tartışmaları körüklemektedir.
Şeffaflığın olmaması, alınan kararların ekonomiden ziyade siyasi olarak alındığı gerekçeleri ABD başta olmak üzere birçok ülkede krizin sorumlusu olarak yine bu kurumları göstermektedir. Yine 2008 krizinde Moody’s’e yatırımcıları aldattığı gerekçesi ile ABD’de açılan davalar neticesinde Moody’s 864 milyon dolar ödemeyi kabul etmiş, 2011 ve 2021 yılında ise bu kez İtalya’da benzer bir konuda S&P ve Fitch Ratings’e karşı davalar açmıştı.
Yazar: Mustafa Köse