Girişimciliğe Tarihsel Bakış 

Girişimcilik, özellikle son yıllarda popüler hale gelmiş bir terim olsa da, bu terimin tarihteki ilk kullanımları uzun yıllar öncesine dayanıyor. “Girişimci” kelimesi, Fransızca “enterprende”  kelimesinden türetilmiş bir terim olarak ilk haliyle 12. yüzyılda “girişmek-taahhüt etmek” anlamında kullanılmıştır. Bunu takiben 1800’lü yıllarda İrlandalı Richard Cantillon tarafından kullanılan girişimcilik kelimesi, ekonomik anlamını bu kullanım ile kazanmıştır.

Girişimcilik Nedir? 

Cantillon, girişimciyi, risk alan, bir şeyi belirli bir fiyattan alarak belirsiz bir fiyattan satan, kar ve zarar olasılıklarını elinde bulunduran kişi olarak tanımlamıştır. Jean-Baptiste Say ise girişimciliği günümüz kullanımıyla tanımlayan kişi olarak bilinmektedir.

Say, bu süreci; kaynakların yetersiz olarak kullanıldığı alanları ele alarak değer yaratmak ve bu süreçte kar elde edebilmek için risk almak olarak tanımlamıştır. Global Girişimcilik 2018 Raporuna göre ise, girişimcilik, inovasyonu satışa sunabilme yeteneği ve inovasyonu görebilme vizyonu olarak tanımlanmıştır.

İçinde yaşadığımız çağ olan 21. yüzyıl girişimcilik çağı olarak adlandırılmaktadır. Günümüzde internet, bilgi teknolojileri, yenilikçi iş fikirleri ve tüm bu imkanların olumlu etkileri sonucunda girişimcilik faaliyetleri her geçen gün hızla artış göstermektedir. Özellikle internetin etkisiyle, bilginin coğrafyalar arasındaki dağılımı eşit bir hale gelmiş ve başarılı girişimler Dünya’nın hemen her yerinde hayat bulmaya başlamıştır.

Amerika girişimcilik konusunda öncü ülkeler arasından verilebilecek önemli bir örnektir. Girişimci toplum anlayışının yerleşmiş olduğu Amerika’da her 11 saniyede yeni bir iş kurulmakta ve her 12 Amerikalıdan biri aktif olarak yeni bir iş kurma deneyimi içerisinde bulunmaktadır. Peki tüm işler girişimcilik kapsamında mıdır?

Herhangi bir iş kurmak ya da iş yeri açmak girişim olarak sayılabilir mi?

Eğer kurulacak girişim, farklı bir yol haritasına sahip, bir anlamda Dünya’ya değer katabileceği düşünülen, büyük hedefleri odak haline getirmiş bir fikir yapısıyla kuruluyorsa ve inovasyon ile marketteki boşluğa çözüm sunabiliyorsa, sorunun cevabını evet olarak yanıtlayabiliriz. Aksi takdirde düşük risk içeren, tek düze bir işleyiş mekanizmasına sahip ve inovasyon içermeyen işler girişimcilik kapsamında sayılmamaktadır.

Örnek vermek gerekirse girişimcilik, bir manav dükkanı açıp bu işten kazanç sağlamaya çalışmaktan ziyade, yepyeni bir teknoloji veya ulaşım ağı oluşturarak bu sebzeleri Dünya’nın farklı ülkelerine en kısa sürede, üstelik tazelikleri bozulmadan gönderebilecek bir iş sistemi kurabilmektir.

Aradaki risk, inovasyon ve iş planı farklılıklarının oldukça net olduğu kanaatindeyim. Bunlara ek olarak girişimciliğin oluşmasında umut etmek yeterli olmadığı gibi vizyon, yenilikçi düşünce anlayışı ve değer yaratma isteği gibi kriterler olmazsa olmazlardır. Girişim bir işten ziyade, Dünyayı bambaşka bir ortama dönüştüren, hayatımızı kolaylaştıran, yaşamımıza anlam katan ve yenilik getiren bir sanattır.

Soru, düşünce ve talepleriniz için:
sadinakiboglu@vizyongunluk.com
İnstagram: @sadinakiboglu
Twitter: @NakibogluSadi
Linkedin: M. Sadi Nakiboğlu