Ana Sayfa Motivasyon Zafere Giden Yolda Yapılmaması Gerekenler

Zafere Giden Yolda Yapılmaması Gerekenler

Hayatınızın sizi heyecanlandıracak seçenekler ve fırsatlarla dopdolu olduğunu düşünürsünüz. Ancak unutmayın ki ne kadar fazla seçenek var ise seçim yapmak o kadar zor hale gelecektir.

Daha iyi bir hayat istiyorsunuz, buna hakkınız da var ama korkularınız ve tutarsızlıklarınız sizi daha iyi bir hayata kavuşma yolundan alıkoyuyor. İçinde bulunduğunuz ve memnun olmadığınız bir durumu değiştirmeye çalıştığınızda kendinizi tırmanması imkansız bir dağ tırmanışında gibi hissediyorsunuz. İmkansız diye bir şey var mı ki?

Bu yazıda ‘Zafere Giden Yolda Yapılmaması Gerekenler’den bahsederek size belki de yolunuzu bulmada yardım edeceğim. Yine de şunu belirtmek isterim ki okuduklarınızın mana kazanması, sizin temiz bir başlangıç yapıp iyi yanlarınızı istikrara kavuşturmanızdan geçecektir.

Elalem Ne Der?

Hayatta herkesin takip etmek zorunda olduğu tek bir rotayı öğrenerek büyüdünüz. Her zaman gerçekçi olmaya yönlendirildiniz. Sıradan olarak kabul görmüş ne varsa doğduğunuz günden beridir ona ayak uydurma zorunda bırakıldınız.

İnsanları hizaya getirmenin ve hizada tutmanın toplum düzenini sağlayacağına inanılıyor. Bu yüzden insanlar tek tip olarak yetiştirilip elalem ne der doğru otur, efendi ol, düzgün davran, müfredatta gereksiz ne varsa onu öğren yoksa dersi geçemezsin, asla risk alma, güvenli ve huzurlu olan yoldan ayrılma gibi lafları işitiyor.

Başka insanların hakkınızda ne söyleyebileceğini düşünerek mi ömrünüz geçsin istersiniz yoksa sizin için yararlı olduğunu düşündüğünüz şeylerin peşinden koşarak mı? Hayallerinin peşinden koşmuş, toplumsal kalıplardan kurtulmuş ve ‘elalem ne der?’ kaygısını kenara bırakmış insanların başarı hikayelerinden etkilenmemek elde mi?

Başarı mı Tutku mu?

Hani bir söz vardır da der ya “sevdiğiniz ve tutkuyla bağlandığınız bir iş bulursanız ömrünüzün sonuna kadar çalışmamış olursunuz” diye. Katılmamak elde değil. Peki size, tutkuyla yaptığınız bir işte kesin başarılı olursunuz diyen genel kanıya sıcak bakmadığımı söylesem?

Tutku ile bağlanabileceğiniz bir şeyler mi arıyorsunuz? O zaman iyi olduğunuz bir şeyi seçmelisiniz. Yeteneklerinizi ve güçlü yanlarınızı da onu iyileştirmede, güçlendirmede kullanmalısınız. Başarılı olmak tutkuyu teşvik eder. Yetkin olmadığınız bir konuda tutku önce gelemez.

Ütopik Hedefler Koymaya Devam Mı?

Hadi bir kağıt alın elinizin altına ve sıralayın sıralayabildiğiniz tüm hedefleri. Böylece asla hiçbir hedefi tamamlayamamanın yolunu bulmuş olacaksınız.

O yüzden, hedefleriniz çok değil rafine olsun, ütopik değil ulaşılabilir olsun. Özellikle kendinize koyduğunuz hedeflere zaman sınırı getirirseniz daha rahat edersiniz. Aynı anda 10000 işi birden yapamaz insan çünkü bilgisayar değildir. Multi-tasking denen birden çok işle uğraşma işi bilgisayarlara aittir, insan beyni bu şekilde yol almaz. O yüzden aynı anda birçok işi yapmayın ve hedef koyduğunuzda da ulaşılabilir ve gerçekçi hedefler koyun, aşama aşama gidin.

Odak noktanız belli bir hedef olduğunda ve koyduğunuz zaman sınırını aşmadan hedefinizi tamamladığınızda bu sizi diğer hedeflerinize rahatça geçmeye yönlendirecektir. Ütopik bir hedef konulup da gevşek zaman dilimlerinde çözülür denilerek yapılan hiçbir iş bitmez ve sizi önünüze bakmaktan, yeni hedefler koymaktan alıkoyar.

Bu Kadar Sabretmek De Fazla Değil Mi?

İşe girişmek vakti geldiğinde, planlamalar ve analizler yapmaya haddinden fazla zaman ayırmak ve asla harekete geçememek… Ertelemenin bir diğer hali değil mi fazladan sabretmek?

Başladığınız işte karşılaşacağınız zorluklara karşı göstermeniz gereken sabrı daha işe başlamadan tüketirseniz, iş başladıktan sonraki en ufak zorlukta sabırsızlık sizi ele geçirecek ve işi yarıda bırakacaksınız.

İşinizi yaparken sabırlı olmanız, iş derken ne olduğu sizin ilgi alanınız, gayet mantıklıdır. İşe başlamak için bir işaret beklemekse gereksiz, bu kadar sabretmek de fazladır. İşe koyulun.

Hep En Olumlusunu Düşün?

Tabii ki hayır. Olumlu düşünüyorum, beyin gücümle her şeyi yoluna sokacağım diye düşünmeyin lütfen. Öyle yetenekleri filmlerde gördüğünüzde bile inanmıyorsunuz.

Olumlu düşünmenin işe yaramasını isterseniz bunu çalışkanlığınız ve iş-bilirliğinizle bir araya getirmelisiniz. Sadece yoga yaparak ya da hep en olumlusunu düşünerek dünyanı değiştiremezsiniz.

Sevgili Günlük?

Günü gününe yazılar yazdığınız bir günlüğünüzün olması şart değil de yazabilen varsa zaten helal olsun. Peki nedir sizden istediğim başarıya giden yolda yapmadığınız: YAZMAK.

Yazmıyorsunuz. Neden bilemem ama, yazmak bana daha yaratıcı, motive olmuş ve üretken hissettiriyor. Ki ben her ne kadar olağanüstü başarılı bir insan olmasam da dünyanın en başarılı insanları günlük tutuyor, notlar alıyor, kısacası yazıyor.

Dediğim üzre günlük tutmak zorunda değilsiniz. Ben de tutmuyorum. Aklınıza gelen fikirleri, hedeflerinizi, umutlarınızı korkularınızı, sevdiklerinizin adlarını, hiç gidemeyecek olsanız da gitmek istediğiniz illerin, ülkelerin adlarını yazın.

Mesela uykudan uyanır uyanmaz gördüğünüz rüyaları kağıda yazmanın zihninizi taze tuttuğunu ve unutkanlığın önüne geçtiğini söyleyebilirim. Kaldı ki diğer şeyleri yazmanın faydasını varın siz düşünün.

Buna Da Şükür?

Zaten özünde sıkıntılı bir ifadedir. Hiçbir istediğimi elde edemedim ama buna da şükür der gibidir ve minnetten çok minnetsizlik ifadesidir.

Evsiz olmadığınıza tabii ki şükredin. Yiyecek bir lokma ekmeğe de muhtaç olabilirdik. Sahip olduklarınıza şükretmek isabetliyken koyduğunuz hedefleri gerçekleştirmek için çalışmamanızı şükürlerinizin ardına gizlemeyin.

İyimserliği Kötümseyelim mi?

Kısa vadede iyimserlik iyidir. Ama bu da hep en olumlusunu düşünmek gibi zararlıdır.

Mevzunun ucu ‘hoca da sözlülerden 100 100 verse geçiyorum’a çıkar. İyimser başladıktan sonra işler sarpa sarar, biraz canınız da yandı mı stres olur bırakırsınız. Bazen azıcık ucundan pesimist olmak size geniş açıdan bakmak için yardım eder.

İyimserlik hepimize lazımken farkında olunması gereken şey de hayat yolculuğunda yüzleşilecek zorlukların ve güçlüklerin varlığıdır. Fazla iyimserlikle en ufak zorlukta yere düşersiniz ve hazırlıksız olduğunuzdan bir daha da ayağa kalkamazsınız.

Her Hakkı Saklıdır?

İnsanlar genelde başarıya ulaşmış isimlerin alışkanlıklarını veya rutinlerini direkt kopyalamaya meyillidir. Siz şunu unutmayın ki her formül her insanda aynı etkiyi göstermeyebilir.

Çünkü başarılı insanları o noktaya getiren her sabah istikrarlı bir şekilde 5’de uyanmak ya da günlük tutmak değildir. Hangi formülün kendileri için uygun olduğunu bulup ona göre istikrara kavuşturan insanlardır bu başarıya kavuşmuş insanlar. Erken uyanmak bir sanattır ancak bu demek değil ki her erken kalkan başarılı olacak. Uyandığınızda ne yaptığınız önemlidir.

O yüzden direkt olarak başkalarının uyguladığı diyeti, reçeteyi, alışkanlık ve rutinleri kopyalamayın. Sizin için hangi yöntemlerin uygun olduğunu siz bulun.

Hatalar, Hatalar…

Aslında bu yazıya tıklamanızın sebebi bu değil mi? Çünkü yanlış bir şey yapmaktan çekiniyorsunuz. Yanlış bir şey yaptıktan sonraki utancınızı düşünüyorsunuz.

Hata yapmaktan neden çekinesiniz ki? Hata yapmaktan korkmayın, fark yaratacak şeyler yapamamaktan korkun.

Bir hedef koyduktan sonra, amacınızı gerçekleştirmek için çalışmaya karar verdiğinizde, ilk başta biraz çekinmeniz normal, yeni bir şeyler deniyorsunuz. Fakat devam ettikçe bundan zevk almaya başlayacaksınız. Başarınızı kanıtlayabileceğiniz bir iş yapıyorsanız, üstte belirttiğim gibi birden tutkunun sizi sarmaya başladığını hissedeceksiniz. Çünkü nihayet işe koyulmuş, boş konuşmayı bırakmışsınızdır.

Bazen gram ilerleme olmadığını hissedeceksiniz, böyle zamanlarda pes etmeye çok yaklaşırsınız ama inanın başarmaya az kalmıştır. Devam ettiğinizde bir şampiyon olma ihtimalinizi düşünün.

Hata insanın doğasında var. Önemli olan tekrar tekrar tekrar yapılmamasıdır. Hiç hata yapmadığını söyleyenler hiç farklı bir şey yapmayı denememiş demektir. Hata yapmaktan korkarak hiçbir işe başlayamaz, zafere giden yolda hiçbir ilerleme kat edemezsiniz. İşin en önemli kısmı işe başlayabilmektir. Devamı gelir…

2 YORUMLAR

  1. Çok güzel ifade etmişsiniz.
    “Hayat daima kendini geliştirmek ve kendini aşmaktır. İnsan sürekli aynı durumda kalıyorsa,
    o zaman yaşamak sadece ölmemektir…” der Simone De Beauvoir…

  2. Voltair’in “Candide” romanında roman kahramanı dünyayı dolaşır.
    Savaşları, salgınları, adaletsizlikleri görür ve sonunda
    karşılaştığı bir dervişten çok etkilenir,
    ondan öğrendiği şu sözle romanı bitirir:
    “Bahçemizi ekip biçmeliyiz…”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version