Ana Sayfa Motivasyon Şans mı Sıkı Çalışmak mı?

Şans mı Sıkı Çalışmak mı?

Şöyle bir şey okumuştum:

“Erkeklerin neredeyse yarısı evdeki işlerin çoğunu yaptıklarını söylüyor; fakat kadınların sadece %3’ü aynı fikirde.”

Burada erkekler mi haklı kadınlar mı haklı bilinmez. Zaten amaç kimin haklı kimin haksız olduğunu tartışmak değil. Benmerkezci önyargı denen şeye güzel bir örnek olarak ele alabileceğimiz bir konu. Çünkü çoğu insan işin çoğunu kendisinin yaptığını düşünür.

Mesela, araştırmacılar çok yazarlı makalelerin, gazetelerin, genel olarak metinlerin yazarlarına yazılanların yüzde kaçını siz yazdınız diye soruyorlar ve bu yüzdeleri topladıklarında ortalama %140 oranında bir iş ortaya çıkıyor. Yani yazarlar da en çok kendilerinin yazdığını iddia ediyorlar. Ortak yazarlı metinlerde!

Evlileri düşünelim. Yine ev işlerinin ne kadarını yaptıklarını tahmin etmeleri istendiğinde, birleşik toplam neredeyse her zaman %100’ün üzerinde çıkıyor. NASIL OLUR?

Şimdi bunun, insanların gerçekte olduklarından daha yararlı görünmek istedikleri için olduğunu düşünebilirsiniz, ama mesele bu da değil.

Karı-kocalara kavgaların ne kadarını başlattıkları veya sıkıntının ne kadarının kendilerine ait olduğu sorulduğunda, toplam yine %100’ün yüzün üzerinde. İnsanlar işin daha fazlasını yaptıklarını düşünürler, ancak aynı zamanda daha fazla soruna neden olduklarını da düşünürler.

Peki, bu neden?

Bence bunun nedeni, yaptığımız her şeyi canlı bir şekilde deneyimlememiz ve hatırlamamız, ancak başkalarının yaptığı her şeyi değil, bu yüzden doğal olarak kendi katkımızı abartıyor ve başkalarını hafife alıyoruz.

Bu önyargı, başarımızda şansın oynadığı rol gibi diğer şeylerin hayatımız üzerindeki etkisini hafife almamıza neden oluyor.

Örneğin hokey oyuncularını ele alalım.

Profesyonel bir hokey oyuncusuna NHL’ye nasıl ulaştıklarını sorarsanız, sıkı çalışmalarından, kararlılıklarından, harika antrenörlerinden, ebeveynlerinin sabah 5’te kalkmaya istekli olduğundan vb. bahsedebilirler, ancak muhtemelen nasıl olduğunu kabul etmeyeceklerdir. Ocak ayında doğdukları için şanslılar. (Daha fazla bilgi almak isteyenler Malcolm Gladwell’in kitaplarını okuyabilirler-hadi yine iyisiniz, bedava kitap önerisi…)

Uzun yıllardan bu yana en üst düzey liglere seçilen hokey oyuncularının %40’ı yılın ilk çeyreğinde doğuyor, dördüncü çeyrekte ise bu oran sadece %10; erken bir doğum günü, profesyonel bir hokey oyuncusu olma olasılığınızı dört kat arttırabiliyor.

Ve bu eşitsizliğin nedeni muhtemelen çocuk hokey liglerinin bitiş tarihinin 1 Ocak olması.

Yılın ilk bölümünde doğanlar biraz daha yaşlıdır ve dolayısıyla, kendi liglerindeki yılsonunda doğan çocuklardan ortalama olarak daha büyük ve daha hızlı ve daha güçlü ve daha olgundur.

Şimdi onlar büyüdükçe, bu fark eninde sonunda sıfıra inecek diye düşünürsünüz, ama öyle değildir.

Çünkü erken doğan çocuklara buzda daha fazla zaman verilir ve daha iyi koçluk aldıkları ve becerilerini geliştirdikleri için daha fazla turnuvaya katılırlar.

Herhangi bir profesyonel hokey oyuncusu ne zaman doğduğuna bakarak kendini minnettar hissediyor mudur?

Yani, sanmıyorum. Ve bizler de böyleyiz, başarımızı destekleyen şanslı olaylardan büyük ölçüde habersiziz.

Muhtemelen de insanların sahip olabileceği en önemli şans, müreffeh bir ülkede doğmaktır; sonuçta coğrafya kaderdir.

Örneğin, yılda sadece 730 dolar ile dünyanın en düşük gayri safi milli gelirine sahip olan Burundi’de doğduysanız, ne kadar zeki ya da çalışkan olursanız olun; bir yetişkin olarak fazla kazanmanız olası değildir. (Siyasetten ari bütün yazılarımızda, Vizyon Günlük ekibi olarak, ülkemiz üzerine olumsuz örneklemeler yapmaktan kaçınıyoruz!)

Şimdi, kalkıp da bir adama ya da kadına ya da çocuğa, şansın başarılarında ne kadar büyük bir rol oynadığına işaret edersem, ima bile etsem, hepsinin zoruna gidiyor, birçok insan güceniyor ve ben bu durumu da anlıyorum.

Eğer sadece koşullarımızın bir ürünüysek, o zaman sıkı çalışmamız ve yeteneğimiz hiçbir şey ifade etmiyor gibi görünüyor. İnsanlar başarının ya beceri ya da şans olması gerektiğini düşünür, ancak gerçek şu ki ikisine de ihtiyacınız var. Esasen, iyi şansımızın farkında olmadığımızı düşünüyorum çünkü tanımı gereği bu bizim yaptığımız bir şey değil.

Şans olaylarının önemini küçümsemek, aslında başarı olasılığınızı da azaltabilir, çünkü bir sonucun belirsiz olduğunu algılarsanız, bunun için daha az çaba harcarsınız, bu da başarı şansınızı daha da azaltır. Bu nedenle, kaderinizin kontrolünün tamamen sizde olduğuna inanmak bir yanılsamadır.

Koşullarımız ve psikolojimiz, bizi kendi şansımızdan habersiz kılmak için bir araya geliyor. Bu, başarılı insanların dünyayı adil, kendilerinden daha az başarılı olanları ise daha az yetenekli veya daha az çalışkan olarak görmelerine yol açıyor. Kaderinizin kontrolünün TAMAMEN sizde olduğuna ve başarınızın yalnızca kendi yeteneğinize ve sıkı çalışmanıza bağlı olduğuna inanamazsınız. Unutmamak lazım, M. Sadi Nakiboğlu’nun sıkça belirttiği gibi, bazı şeyler için ÇOK ÇALIŞMAK YETMEZ, doğru zamanda doğru yerde olmak şarttır!

1 Yorum

  1. “Herkesin kendisine özel bir cümlesi olmalı!”
    Bu önerime uymaya hep itina gösteren sevgili M. Sadi Nakiboğlu’nun “Bazı şeyler için ÇOK ÇALIŞMAK YETMEZ, doğru zamanda doğru yerde olmak şarttır!” cümlesi gibi.
    Bu güzel farkındalık yazısı için sevgili Enes AYGÜN’ü tebrîk ediyor, başarılar diliyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version