Dünya nüfusunun %35’e yakın kısmının yaşadığı ülkelerde trafik soldan akıyor ve bu ülkeler de çoğunlukla İngilizlerin işgal edip kolonileştirdiği, sonradan elden çıkarmak zorunda kaldığı ülkeler.
Aracın sol tarafındaki direksiyonla yolun sağını kullanmaya alışanlar için aracın sağ tarafındaki direksiyonla yolun solundan gitmek zor, manasız ve ilginç gelse de, bazı ülkelerde trafiğin sağdan, bazılarında ise soldan akmasının ilginç bir çıkış noktası var.
Geçmişteki insan toplulukları kınında kılıcı ile gezen, mücadelenin ve doğal olarak şiddetin bol olduğu zamanlarda yaşadığından ve bu insanların çoğu da ağırlıklı olarak sağ elini kullandığından, genellikle yolun solundan ilerlemeyi tercih ederlerdi. Bunun sebebi de karşıdan gelen herhangi bir tehlike karşısında sağ kollarının rakibe daha yakın olmasını, kılıç muhafazasının ise daha uzak olmasını sağlamaktı.
Kılıç kuşanmanın adeta tamamlayıcısı ve o dönemlerin de ana ulaşım aracı olan atlara tırmanmayı daha kolay hale getirmek için, sağ elini kullanan insanlar atın sol tarafından binmeyi tercih ederlerdi. Aksi halde sağ elini kullanan bir savaşçının kılıcı sol tarafındaki kınındayken atın sağından binmeye çalışması çok daha eziyetli ve zor olurdu.
Atlara binerken de inerken de yolun ortasında kalmaktansa kenarında olma gerekliliği de insanları bir alışkanlığa götürdü; eğer atın solundan binip iniyorsan yolun solundan gitmelisin!
Kısacası yolun solunun kullanılması mantığının çıkış noktası kılıç kuşanmak ve at sürmek gibi gündelik işleri daha kolay hale getirmekti.
Ancak işler yolun solunu kullanmakla bitmemiş ve günümüze kadar farklı ülkelerde, farklı zamanlarda, farklı kullanım kuralları konulmuş.
Türkiye’de trafiğin akış yönü Karayolları Trafik Kanunun 6. kısmının 1. bölümünün genel kurallarında belirlenmiştir. Bu kanunun 46. maddesine göre: “Karayollarında trafik sağdan akar” Kanunun Resmi Gazetede yayımlandığı tarih 1983. Trafiğin sağdan akışı bu tarihten beri kanunlaşmıştır.
1700’lü yıllarda, Fransa’da ve Amerika’da çiftçiler ürünlerini büyük vagonlara yükleyerek götürmek istedikleri yere atlarla çekerlerdi. Bu vagonlarda ya da at arabalarında sürücü koltuğu bulunmadığından süren kişi atın sol arka tarafına düşecek şekilde oturur böylece atları kırbaçlamak için sağ elini kullanabilirdi. Sürücü at arabasının solunda oturduğundan doğal olarak karşıdan gelen her aracın solundan geçmesini isterdi ki aracın sürtünmeden kaza yapmadan rahatça geçebilmesini gözlemleyebilsin, kontrol edebilsin. Bunu yapmanın yolu da doğal olarak yolun sağ kısmını kullanmaktan geçiyordu.
Fransızların yolun sağını kullanma alışkanlığının tüm Avrupa’ya yayılması ise 1789 Fransız İhtilali’nden sonraya denk gelir. Aslında devrimden önce Fransız aristokratları yolun sol tarafını kullanır, köylü ve alt gruplardan insanları yolun sağını kullanmaya zorlarlardı.
Bu düzenin kırılması ise aristokratların sürekli saldırılara uğraması ve soyulmasından sonra değişti. Bu olayların ardından aristokratlar daha düşük profilli davranıp köylülerle beraber yolun sağını kullanmaya başladılar.
Paris’te ilk olarak 1974 yılında yolun sağından gitmek kurala bağlandı. Aşağı yukarı aynı zamanda Danimarka da yolun sağından gitmeyi zorunlu hale getirdi.
Napolyon ve ordusunun Avrupa’ya yayılması yolun sağını kullanma alışkanlığını Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İsviçre, Almanya ve Polonya’ya, dahası İtalya ve İspanya’nın da bazı yerlerine taşımış oldu. Tabii ki bazı ülkeler buna direndi ve yolun solunu kullanmaya devam etti: İngiltere, Avusturya-Macaristan ve Portekiz.
1808-1809 yılları arasında gerçekleşen Finlandiya Savaşı’nda yolun solunu kullanan İsveç’in Finlandiya’yı yolun sağını kullanan Rusya’ya kaptırması, Finlandiya’da trafik kurallarını hemen değiştiremedi. Çünkü yaklaşık 50 yıl kadar daha Finler İsveç Hukukunu kullanmak durumunda kaldılar ki bu trafik düzenlemelerini de içeriyordu. 1858 yılına gelindiğinde Rusya Finlandiya’da yolun solundan sağına geçen bir kararname yayımladı, o günden beridir de Finlandiya’da kara trafiği yolun solundan akıyor.
Yolun sağını kullanma trendi tüm hızıyla yayılırken, İngilizler bunun önüne geçebilmek için ellerinden geleni yaptılar. 1800’lü yıllarda karayolu kullanımının artmasıyla beraber yeni yollar inşa edilmeye başlandı. Bu da beraberinde her ülkenin trafik kanunları çıkartmasını getirdi.
1835 yılında İngiltere’de trafiğin yolun solundan akması kanunlaştırıldı. Britanya İmparatorluğu’nun parçası olan her yerde bu uygulamaya geçildi. O zamandan kalan alışkanlıklardan dolayı bugün hala Hindistan, Avustralya ve Afrika’daki eski İngiliz kolonileri yolun solunu kullanıyorlar. Burada hariç tutabileceğimiz Mısır var çünkü Mısır İngiliz sömürgesi olmadan önce Napolyon tarafından işgal edilmişti, yani zaten yolun sağını kullanmaya başlamıştı.
Japonya hiçbir zaman Britanya İmparatorluğu’nun bir parçası olmadı ancak orada trafik soldan akıyor. Japonların bu alışkanlıkları çok eski zamanlara kadar gidiyor olsa da esas 1872 yılında tam anlamıyla resmi olarak oturabilmiştir. O yıllarda Japonya ilk raylı sistemini İngilizlerin yardımı ile kurmuş, ciddi bir raylı sistem ağı oluşturmuştu. Ve tabii ki rayları kullanacak tüm trenler ve tramvaylar yolun solunu kullanacak şekilde dizayn edilmişti. Japonya’da yolun solunu kullanmak ancak 1924’te kanunlaştı.
Hollanda Krallığı 1596 yılında Endonezya’yı işgal ettiğinde, yolun solunu kullanma alışkanlığını da beraberinde empoze etti. Ancak sonrasında Hollanda yolun sağını kullanmaya başladı, yine de kolonilerinin çoğu yolun solunu kullanmaya devam etti.
Kuzey Amerika’nın İngiliz kolonisi haline geldiği ilk yıllarda yolun solunu kullanma alışkanlığı burada da hızla yayıldı. Bağımsızlık kazanıldıktan sonra onlar da yavaş yavaş bu alışkanlığı bırakıp yolun sağını kullanmaya başladılar. Bunda Avrupa’dan göç eden insanların da etkisi çok büyüktür. Özellikle Fransızların katkısı yadsınamaz. Yolun sağını kullanma zorunluluğu getiren ilk kanun 1792 yılında Pensilvanya’da yürürlüğü sokuldu. Buna benzer kanunlar 1804 yılında New York’ta, 1813 yılında New Jersey’de yürürlüğe girmiştir.
Amerika’daki gelişmelere rağmen Kanada’nın bazı kısımları yolun solunu kullanmaya 2. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar devam etti. Fransızlar tarafından kullanılan topraklarda yolun sağı kullanılırken İngiliz işgali altındaki topraklarda yolun solu kullanıldı.
İngiliz Kolombiya ve Atlantik şehirleri 1920 yılında Kanada ve Amerika ile uyumluluk gösterebilme amacıyla yolun sağını kullanmaya başladılar. Newfoundland ise 1947 yılına kadar yolun solunu kullanırken 1949 yılında Kanada’ya katıldı.
Avrupa’da ise yolun solunu kullanmaya devam eden ülkeler tek tek sağa geçmeye başladılar. 1920 yılında Portekiz yolun sağını kullanmaya başladı.
İtalya 1890 yılının sonlarına doğru yolun sağını kullanmaya başladı. İtalya’nın ilk karayolu kanunu 1912 yılında yürürlüğe sokuldu ve tüm araçlara karayolunda yolun sağını kullanma zorunluluğu getirildi.
1930 yılına gelene kadar İspanya’da tam anlamıyla trafik düzenlemelerini içeren bir kanun bulunmuyordu. Mesela Barselona yolun sağını kullanırken Madrid’te araçlar yolun solundan gidiyordu. 1924 yılında Madrid de yolun sağını kullanmaya başladı.
Avusturya-Macaristan dağıldıktan sonra da yerine gelen Çekoslavakya, Yugoslavya ve Macaristan yolun solunu kullanmaya devam etti. Avusturya’ya gelince işler garipleşmeye başlamıştı çünkü ülkenin yarısı yolun solunu yarısı da yolun sağını kullanıyordu. Şaşırtıcı olmayansa yolun sağını kullanan yerler 1805 Napolyon işgalinden etkilenen yerlerdi.
Almanya 1938 yılında Avusturya’yı topraklarına katınca Hitler bir gecede tüm ülkeyi yolun sağını kullanacak hale getirin diye emretti. Böyle olunca trafik adeta birbirine girdi çünkü insanlar buna alışkın değillerdi, gerekli eğitimi alamamışlardı ve en kötüsü trafik ışık ve işaretçilerini okuyamıyorlardı.
Viyana’da değişikliğin bir gecede olmasının imkansız olduğu kanıtlanınca şehirdeki tramvaylar bir süre aynı düzende gitti, sonradan değişime ayak uydurabildi. Çekoslavakya ve Macaristan’ın ise Avrupa’nın yolun solunu kullanan son ülkelerinden ikisi olarak Almanya tarafından işgal edilmesi ile yolun sağını kullanmaya başlamaları kaçınılmaz oldu.
Amerikan arabalarının yolun sağını kullanacak şekilde şoför koltuğunu aracın soluna koyması da yolun sağını kullanma alışkanlığını tüm dünyaya yaymış oldu.
Çin’in yolun sağını kullanmaya başlaması 1946 yılına denk gelir. Kuzey ve Güney Kore günümüzde yolun sağını kullanıyor çünkü 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile direkt olarak Japon koloni kurallarının boyunduruğundan çıkıp Amerikan ve Rus kurallarının boyunduruğuna girdiği için.
Pakistan da 1960 yılında yolun sağını kullanmayı düşünse de nihayetinde bunu uygulamaya sokamadı. Uygulamanın sıkıntı çıkarabileceği fikri ise deve kullanımından geldi. Normalde gece yolculuklarında binicisi uyurken bile develer yürümeye devam etmek üzere eğitilirler. Eski develere yeni kuralları öğretmek imkansız olacağından yolun sağını kullanma fikri Pakistan için rafa kalktı.
Nijerya bir müddet yolun solunu kullanmaya devam etmek zorunda bırakıldı çünkü İngiltere’den ithal edilen araçları kullanıyorlardı. Ne zamanki Nijerya bağımsızlığını ilan etti, İngiliz sömürgesi geçmişinden kurtularak 1972 yılında yolun sağını kullanmaya başladı.
1955 yılında, İsveç hükümeti bir referandum düzenledi. Oy verenlerin %83’e yakın bir kısmının hayır demiş olmasına rağmen İsveç hükümeti yürürlüğe soktuğu kanunla yolun sağını kullanmayı 1963’te zorunluluk haline getirdi.
İsveç’in almış olduğu önlemlerle kazasız belasız atlattığı değişimden sonra 1968 yılında İzlanda, bahsettiğim üzere 1972 yılında Nijerya ve ondan sonra 1974 yılında da Gana yolun sağını kullanmaya başladı.
İngilizler de ciddi ciddi 1960 yılına gelindiğinde oturup yolun sağını kullanmalı mıyız diye düşündü. Hatta değişimde karar kıldı. Ancak ülkenin muhafazakar kesimi ziyadesiyle güçlü olduğundan ellerinden gelen her şeyi yapıp bunu engellediler. İşin gerikafalılığı bir yana konulduğunda bile bu gibi bir değişimin milyarlarca pound olacağı ve ciddi bir ekonomik yük getireceği hesaplanınca İngilizler bu işten tamamıyla vazgeçtiler.
Bugün baktığımızda Avrupa Birliği üyesi ülkelerden sadece Birleşik Krallık, İrlanda, Güney Kıbrıs (ki Avrupa Birliği üyesi olmayan Kuzey Kıbrıs Türk Yönetimi de yolun solunu kullanıyor) ve Malta yolun solunu kullanmakta.
Genellikle gözlemlenen trafik akış yönünün değiştirilmesi soldan sağa geçişle olurken nadir de olsa sağdan sola geçen ülkeler de olmuştur. Bunlardan biri olan Samoa Bağımsız Devleti 2009 yılında yolun sağını kullanmayı bırakıp yolun solunu kullanmaya başlamıştır. Samoa’nın Alman kolonisi haline geldiği 20. yüzyılın başlarında, Samoa yolun sağını kullanmaya başlamıştı. Samoa’nın yapmış olduğu bu değişiklik ise tamamen ekonomi odaklı. Bu sayede yolun solunu kullanan Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerden ucuz araçlar ithal edebilecekler.
Kısacası, Napolyon solaktı ve bu yüzden at binip kılıç kuşanması sağak insanların tam tersiydi. Yolun sağını kullanmanın ise o zamanlar korkutucu bir savaş taktiği olduğuna inanılırdı. Fransızlar yolun sağını kullandılar, İngilizler solunu. Her ikisi de kendi sürüş sitilini ve kurallarını kendi kolonilerine taşıdı ve öğrettiler. Bu yüzden Britanya İmparatorluğu’ndan kopup devletleşmiş toprakların hala çoğunda yolun solu kullanılır; modern dünyanın geneli yolun sağını kullanıyor olsa da.
Buraya ülkelerin trafik akış yönünü listeleyen ve haritada gösteren bir link bırakıyorum: Ülkelerin Listesi
Ayrıca haritadan da inceleyebilirsiniz:
Çok ilgi çekici ve bilgilendirici bir yazı olmuş teşekkürler Hocam
Great looking website. Assume you did a great deal of your very own coding.
Neden Bazı Ülkelerde Trafik Sağdan Akarken Bazılarında Soldan Akar? – Vizyon Günlük
Şahane yazı.
If some one needs expert view concerning blogging and site-building then i suggest him/her to pay a visit this weblog, Keep up the
good job.
Hiya, I’m really glad I have found this info. Nowadays bloggers publish only about gossip and internet stuff and this is actually annoying. A good blog with interesting content, this is what I need. Thank you for making this website, and I will be visiting again. Do you do newsletters by email?