Efsaneleşmiş İtalyan Markası Maserati
Dünyadaki birçok araba tutkununun hayal ettiği ve sahip olmak istediği bir araç Maserati. Kendine has logosu, motor gücü, birbirinden farklı spor modelleri ve zarif tasarımıyla seçkin araba markalarından bir tanesi. Peki hiç Maserati’nin marka hikayesini merak etmiş miydiniz? Gelin bu markanın hikayesine hep beraber göz atalım.
Maserati’nin Hikayesi Nasıl Başladı?
Aile girişimi olarak kurulan Maserati markası 1914 yılında, Alfieri, Ettore, Ernesto ve Bindo Maserati kardeşlerin öncülüğünde marka serüvenine başladı. Araba ve motor tutkunları olarak bilinen Maserati kardeşler, 1 Aralık tarihinde İtalya’nın Bolonya kentinde bu girişimi başlattıklarında belki de markanın bu denli büyüyeceğini tahmin etmemişlerdi. Gelecek odaklı, işlerinde ustalaşmış ve inovasyon odaklı çalışan Maserati kardeşler, 105 yıllık geleceği olacak bu markayı, tutkularıyla birleştirerek yola koyuldular. İlk olarak 2.0 litrelik bir yarış aracı ürettiler ve bu Maserati markasının zorlu yarış parkurlarında kendini göstermesi için güzel bir fırsat oldu. O günden bu yana Maserati, yarış pistlerinin aranan arabası olarak tarihte yerini aldı ve göz dolduran bir profil çizdi. Elbette kendini göstermesinde sadece arabanın teknik özellikleri değil, aynı zamanda markanın amblemi de etkili oldu.
Maseratinin Çok Konuşulan Logosu Tridente
1920’li yıllarda Maserati, kendine özgü bir marka logosuna sahip olmanın diğer araba markalarından ayrışabilmek adına önemli bir adım olduğunu anladı. 4 kardeş arasındaki tek sanatçı olan Mario Maserati bu görevi üstlenmek için en doğru kişiydi. Mario Maserati, bir süre düşündükten sonra, markanın günümüzde halen kullanılan eşsiz logo tasarımını yaptı. Maseratinin bu ikonik sembolü, “Maserati Tridente” olarak bilinir ve Bolonya Maggiore Meydanı’nda yer alan Neptün Çeşmesinden ilham alınarak tasarlanmıştır.
Gücü ve cesareti temsil eden Neptün’ün Mızrağı Maserati Tridente, o dönem Bolonya şehrinin sancak renkleri olan kırmızı ve mavi ile birleştirildi. Bunun yanında her aracı için ayrı olarak üretilen radyatör ızgaraları mevcuttur. Günümüzde halen kullanılan bu amblem ve radyatör ızgaralar, sadece taşıdığı tarihi ve felsefik derinlikle değil aynı zamanda zarif duruşuyla da dikkatleri üzerine çekerek yıllara meydan okumaya devam ediyor.
Maserati Şirketinin Gelişim Süreci
1937 yılında marka avantajlı bir anlaşma ile Maserati ailesinden, Adolfo Orsi ailesine devredildi. 1940’lı yıllarda ise endüstriyel anlamda gelişimlerini sürdüren Maserati, günümüzde de kullanılmakta olan üretim tesisi, Viale Ciro Menotti, Modena’ya taşındı. Bu iki önemli olay şirketin büyümesinde önemli pay sahibi oldu. O dönemden bu yana üretimini Viale Ciro Menotti tesisinde gerçekleştiren Maserati, 1950’li yıllarda motorspor yarışlarının zorlu sürecinden ötürü sadece yol araçları üretme gibi tarihi bir karar aldı. 1950 ve 1960’lı yıllarda Maserati, dünyanın en hızlı araçlarını üretecek kapasiteye ulaşmıştı. Bu başarıyı Maserati 3500 GT ve Maserati Quattroporte gibi ön plana çıkan araç üretimleri devam ettirdi. Özellikle Quattroporte üretimi ile Maserati firması, dünyanın ilk sportif lüks sedanını üreten firma olarak tarihe geçti.

O Yıllardan Bugüne Maserati
Şirket 1968 yılında Citroen tarafından satın alındı ve bu dönemde Maserati Indy ve Maserati Bora üretimleri gerçekleşti. Petrol krizinin patlak vermesi sonucunda Citroen iflasını açıkladı ve Peugeout-Citroen oluşumuna dahil olma kararı aldı. 1990’lı yıllarda İtalyan otomotiv sektöründeki büyümenin de etkisiyle şirket, Ferrarinin de sahibi olan Fiat Grubu tarafından %51 hisse ile alındı. 1997 yılında şirketin %50 hissesi Ferrariye verildi ve Ferrari-Maserati ortaklığı başlamış oldu. Bunca başarıya rağmen, zorlu süreçlere maruz kalan Maserati markası, 2007 yılına kadar kar açıklayamadı.
Günümüzde ise 70 ayrı ülkeye araç satışı yapan Maserati; GranTurismo, Quartoporte, Ghibli ve Levante gibi modeller ile tarihindeki satış zirvelerini görüyor. “İtalyan tarzına sahip ultra lüks performanslı araçlar üretmek” misyonuna sahip olan Maserati şirketine, marka serüveninde başarılar diliyoruz.

Soru, düşünce ve talepleriniz için:
[email protected]
İnstagram: @sadinakiboglu
Twitter: @NakibogluSadi
Linkedin: M. Sadi Nakiboğlu
Her ne kadar her anlamda “mütevâzî” bir insan olarak
dünyamızda bu kadar ihtiyaç sahibi insan varken
“aşırı lüks” tüketime şiddetle karşı olsam da,
“başarma azmi” ve “markalaşmak” açısından
gerçekten muhteşem bir hikâye…
I absolutely love it!