Çok Şükür, Yol Biter Dert Bitmez

Yeni bir günün işaretini vererek, her sabah doğan güneşle başlar. Bu güzel sabaha muhteşem bir ilhamla gözlerinizi açarsınız ve hedeflerinizi gerçekleştirme bilinci ve hevesi ile yatağınızdan fırlarsınız. Kendinize sürekli şunu tekrarlarsınız: Kafayı sıfırla, bugün çok güzel şeyler olacak.

Bugün olasılıklarla dopdolu olduğundan, yaşama amacınızı gerçekleştirmeye oldukça yakınsınızdır. Arabanıza atlarsınız, belki toplu taşıma kullanırsınız, her halükarda harekete geçince “hadi bakalım!” dersiniz.

Biraz zaman geçer ve kendinizi arabanızda olsanız da toplu taşımada olsanız da akmayan trafiğin göbeğinde bulursunuz. Dakikalar saatlere dönüşürken bitmek bilmeyen çileli trafikte, iş yerinize varırsınız ya da okulunuza. Mail kutunuza baktınız ve patronunuz 6 saatlik bir toplantıya katılmanızı emrediyor. Ya da okuldayken sürpriz bir sınav yapılacağını hazırlıksız bir şekilde öğreniyorsunuz.

Öğlen yemek yemeğe çıkıyorsunuz. Ağzınızın suyu akıyor çünkü bütün gün açlıktan ölmüş, öğlen yiyeceğiniz yemeğin hayalini kurmuşsunuzdur. Ve yemek nihayet geldiğinde içinden sizi iğrendirecek bir şeyler çıkıyor.

Sonunda günün yorgunluğunu atmak için evinize döndüğünüzde en konforlu alanınızın bile size hizmet vermek için can atmadığını suların kesildiğinden anlıyorsunuz.

Tüm gün olanları düşünüp “Harika! Böyle şeyler her zaman beni bulsun zaten!” diye isyan ediyorsunuz. Yapmak istediğiniz ne kadar pozitif değişiklik varsa, bu duygusal yükler size sanki güzel şeyler olmasına engeller koyuyor.

Sakin olun. Evet, belki böyle şeyler sizin başınıza her zaman geliyor. Ama sokaktan çevirip sorun insanlara, sadece böyle şeylerin sizi bulmadığını öğreneceksiniz.

Engeller koyduğunu düşündüğünüz duygusal yüklerin, yani sorunların çoğu aslında basit sorunlardan oluşuyor. Halledilmesi gereken fazla sayıda basit şeyler sadece. Bazıları ise orta halli sorunlardan oluşuyor; ki halledilmesi için aciliyet hissi veren sorunlardır. Ve geri kalan sorunlar ise ciddi olanlardır. Genelde büyük, yorucu ve çözülmesi günler hatta aylar alan sorunlar işte bu ciddi olan sorunlardır.

Toplamda sorunlarınız basit, orta halli ve ciddi olanların karışımlarından oluşur ve farklı yollarla zuhur etme gibi bir alışkanlıkları da vardır. Bazıları hiç beklemediğiniz bir yerlerden çıkıp pat diye suratınıza yapışırken bazıları etrafınızda dolaşır ve her adımda sizi sadece takip etmekle yetinir.

İsteyeceğiniz son şey bu duygusal yüklerin, yani sorunların, sizi alaşağı etmesi olduğundan, içgüdüsel olarak onları hayatınızdan çıkarmaya çabalarsınız. Belki de basit olan sorunlardan kurtulmak için yapılacaklar listesi oluşturup çözümü o listedekileri gerçekleştirmede bulacaksınız. Erteleme huyunuzdan kurtulup bir an önce harekete geçmek vasıtası ile orta halli olanları da silip atacaksınız. En ağır top olan ciddi sorunlardan kurtulmak içinse geçerli ve mantıklı alışkanlıklar edinme yoluna gideceksiniz.

Bitti sandınız değil mi? Tüm sorunlarınızdan kurtuldunuz. Peki o kadar kolay mı? Tabii ki hayır. Bu şekilde tüm sorunlarınızdan sonsuza kadar kurtulacağınızı düşündüyseniz tatlı bir rüyanın içindesiniz, bilesiniz. Rüya dedim doğru. Sıfır sorunlu bir hayat, tatlı bir rüyadır.

Hadi diyelim kendinizi bir süreliğine kandırdınız. Sorunlardan kurtulduğunuzu düşündünüz. İnanın en fazla birkaç saatlik canı var bu tatlı rüyanın. İşin ironisi aslında tam olarak bu. Sıfır sorunlu bir hayat aslında esas sorunun kendisidir.

Amacınız tüm sorunlarınızdan kurtulmak olmamalı. Aksine, bu sorunlar varoluşunuzun kalitesini arttıracak böylece çözülmeye değer şeyler haline gelecekler. Bu düşünce tarzını örneklendirdiğim üç soruna da uygulayabilirsiniz ancak en çok da ciddi sorunlar için geçerlidir. Şöyle ki, bu sorunların kalitesini arttırabildiğiniz takdirde, bu sorunlar sizi aşağı itmez, aksine sizi yukarıya taşırlar.

Sorunların kalitesini arttırmak da nasıl bir saçmalık diye düşünüyorsanız orada durun lütfen. Bundan kastım sorunları hayatınızda sizi aşağı çeken yükler olarak düşünmeyi bir kenara bırakıp onların size verebileceklerine odaklanmanızdır.

Bir diğer şekilde söylemek gerekirse, sorunlarınızı sizin için işe yarar hale getirebilirsiniz. Yaşamak sadece sorunlar silsilesinden başka bir şey olmadığından beri, sorunların kalitesini, size sağlayabileceklerini arttırmak oldukça önemli hale geliyor bu noktada.

Yakından baktığınızda basit ve orta halli sorunların kolaylıkla çözüleceğini ve bir süre sonra, sabırla bekledikten ve dikkatli davrandıktan sonra, bunların o kadar da kötü olmadığını göreceksiniz. Sonuçta mazide kalan küçük anılara dönüşecekler.

Sorunlarla başa çıkmanın yolu basit. Ciddi sorunlarınızın kalitesini arttırın ki sizin için çalışır hale gelsinler; şunu asla unutmayın ki ciddi sorunlar dışında kalan hiçbir şey o kadar da önemli değil.

Sonuçta tasavvufta olan şu sözü de unutmayın: “Rabbine dönüp ‘benim büyük bir derdim var’ deme. Derdine dönüp ‘Benim büyük bir Rabbim var’ de!” [Hz.Mevlana]

Yaşadığımız bu kısacık hayatta sorunlarımızın olması kadar normal bir durum yoktur. Sorunlarımızın bizi boğacakmış gibi hissettirmesinin en büyük nedeni de bu hayatın kısalığını ve sorunlarımızın olmasının normal olduğunu unutmamızdır. Zorluklar olmadan hayat anlamını yitirmez miydi? Ve bence o haliyle hiç de eğlenceli olmazdı.

Kısacası sorunlarınızın tadını çıkarın ve onlara sahip olacak kadar şanslı olduğunuzun bilincinde olarak sorunlarınızı bağrınıza basın.

Başlıkta dediğim gibi ‘Çok Şükür, Yol Biter Dert Bitmez’ diye tekrar etmeyi de unutmayın.